İnsan yaşamak isterse bir şiir tadında yaşamalı. 1972 yılının mart ayının 28’inde başlayan hayat yolculuğumuzu bir gergef gibi işleyerek adeta mısra mısra dokuduk. Kurduğumuz her cümle hayata ve içindekilere ait bir çabanın ürünüydü. Bütün soyut kavramlar defterimizin bir kenarında anlam bulurken, biz de bir çocuk masumluğuyla hayatı ve içindekileri muhabbetle kucakladık. Şiirlerim bir tufan sonrasında, bir eylül ertesinde ve bir şubat soğuğunda döküldüler dilime. Bazen hüzün koktu mısralar, bazen ayrılık demlendi dizelerde, bazen ağladık beraber ama bazen de parklarda oynayan çocuklar gibi şen şakraktık. Genelde sorguladık hayatı, bize verdiklerini ve bizden aldıklarını. Mutlu olmak için özgürlükleri başköşeye koyduk. Direndik bizi tutsak edenlere ve esir duygularımıza. Yaşamın her anını yansıttık tuvalimizdeki renklerde. Siyahı da beyazı da alabildiğine kullandık. Bazı renkler çok az uğrasa da resmimize, onu da yaşanmış kabul ettik.
İnsan yaşamak isterse bir şiir tadında yaşamalı. 1972 yılının mart ayının 28’inde başlayan hayat yolculuğumuzu bir gergef gibi işleyerek adeta mısra mısra dokuduk. Kurduğumuz her cümle hayata ve içindekilere ait bir çabanın ürünüydü. Bütün soyut kavramlar defterimizin bir kenarında anlam bulurken, biz de bir çocuk masumluğuyla hayatı ve içindekileri muhabbetle kucakladık. Şiirlerim bir tufan sonrasında, bir eylül ertesinde ve bir şubat soğuğunda döküldüler dilime. Bazen hüzün koktu mısralar, bazen ayrılık demlendi dizelerde, bazen ağladık beraber ama bazen de parklarda oynayan çocuklar gibi şen şakraktık. Genelde sorguladık hayatı, bize verdiklerini ve bizden aldıklarını. Mutlu olmak için özgürlükleri başköşeye koyduk. Direndik bizi tutsak edenlere ve esir duygularımıza. Yaşamın her anını yansıttık tuvalimizdeki renklerde. Siyahı da beyazı da alabildiğine kullandık. Bazı renkler çok az uğrasa da resmimize, onu da yaşanmış kabul ettik.